
Demokrasi ve Çokluk
Hardt ve Negri nin söyleminin ardında duran
siyasi kültür Amerikan liberalizmidir.Fransız
devriminin mahkum edilmesi ,banal Sovyetizm
karşıtlığı ve Maoizme yöneltilen suçlamalar siyasi
kültürdeki bu karşı devrimin önde gelen
dayanaklarından birkaçını oluşturur.
İtalya'da gelişen otonomist gelenek sosyalist
rejimlerin çöküşü öncesinde 1977 de
işçici(workerism) olarak başladı.İmparatorluk
kitabında yazarlar emperyalizmin modası
geçmiştir ve çokluk(multitude) ile birey tarihin
öznesi olmuştur görüşünü savunur.Liberal
ideolojinin bireyci temeli son tahlilde bireyi tarihin
nesnesi olarak kabul eder.
Hardt ve Negri bu tarihi dönüm noktasına
ulaştığımızı sınıfların artık tarihin öznesi olmaktan
çıktığını düşünüyor.Bireyi tarihin öznesi ,çokluğu
da demokratik projesinin kurucu gücü olarak
kabul eden bu geri dönüş idealist bir icattır.
Hardt ve Negri "milliyetçilik ve komünizmin "
kati olarak yenildiğine göre, globalleşmiş
liberalizmin dönüşünün nesnel gelişmeyi
oluşturduğunu ileri süren güncel söylemi
kabulleniyorlar.Günümüzde prekaryanın
proletaryanın yerini aldığını savunan post
marksistler içinde otonomist hareketin
mimarlarından Negri günümüzde marksizmin üç
kaynağının değiştiğini savunuyorlar.
Lenin marksizmin üç kaynağı kitabında
marksizmin kaynaklarını şöyle sıralıyor; klasik
İngiliz iktisadı, Alman felsefesi ve Fransız
sosyalizmi. Otonomist marksizme göre ise
günümüzde Fransız felsefesi, Amerikan iktisadı
ve italyan siyaseti olarak değişmiştir marksizmin
üç kaynağı.
italyan işçiciliği 1960 lar boyunca 1970 lerin
başında italya'da aktif olan teorik ve politik
hareket italyan işçiciliği esas olarak işçi sınıfına
geri dönüşü öne sürüyordu.Devrimci öğrenci ve
entelektüellerin ilgisi fabrikalara odaklanmıştı ve
militan işçilerin bir kısmı komünizm ve işçi iktidarı
için mücadelenin komünist parti ve onun
sendikalarının dışında ve çoğunlukla karşısında
konumlanan siyasi örgütler yoluyla olacağını
düşünüyordu.
Antonio Negri ve italyan otonomculuğunun
marksizmden kopuşunda, komünizmin ilk
aşaması olarak sosyalizmi reddetmesi, ikinci
dünya savaşı sonrasında sosyalist ülkelerde ki
kapitalist restorasyon sürecini sosyalizmin
kaçınılmaz baskıcı özelliğini kanıtlayan bir durum
olarak kavraması etkili oldu
Çokluk siniflarin halklar ve milletler ile tarihin öznesi olmaktan çiktiğini söylüyor. 1- Gezi eylemi bir halk isyanidir. 2- Rojava bir milletin direnişidir.
Statü sorunsalı olarak görülmeye başlanırken kürt sorunu bunun marksizmin ile olan ilgisi nedir?
Ortadoğuda kürt sorunu bir sınıf sorunudur. Komünalist marksizme göre sınıfların halklar ve milletler ile tarih sahnesinden çıktığı söylenmektedir. Oysa komünalist kürdistan barzani nin kapitalist fikrine karşı ortaya atilmistir.
Rojava komün mü? Otonomi mi?
Felsefesi olan kürt devrimci hareketinin olanca ısrarı devrimci strateji yani marksist leninist ukkth fikri ile aydinlatilmaktadir. Ulus devlet tarihinin ortadoğu da kürt modernitesini emperyalizm ile bağlantılıdır. Modernite demek bir berufungtur.
Sınıfsal ilişkilerin güçlü olduğu yerlerde çelişkiler tek ülkede yani dört parça kürdistan da vardır.Komün emeğin ekonomik özgürlüğünü sağlamak için proletaryanin sonunda bulduğu biçimdir .Komün satılmış ilkelerine kadar çürümüş geleneksel parlamenter sistemin reddedilmesidir. Lenin e göre ortak savaşın sonucu işçilerin ve köylülerin demokratik devrimci diktatörlüğü olmalıdırlar. Her devlet bir sınıf egemenliği , her sınıf egemenliği bir diktatoradir. Proleter devlet tipi proletarya diktatörlüğüdür. Oysa marksizm , komünizmin proleter devlet ile kurulacağini , proleter devletin bittiği yerde komünizmin başlayacağını öngörüyor. Mahir Çayan devrimin iki dönemi olduğunu belirtir.Fransizca ve Almanca konuşulan iki evreyi anlatir.Fransizca dan kasıt devrimci aşamadir.Böylece Lenin in Marksizmin üç kaynağı kitabındaki fransız siyaseti fransizcadir. Almanca konuşmaktan kasıt ise devrimin evrim aşamasidir.Böylece alman felsefesi ile devrimin evrim aşaması almanca konuşmaktir.Italyan otonomist marksist harekete göre Marksizmin ekseni İtalyan siyaseti, Fransız felsefesi, Amerikan iktisadidir.
ROJOVA KOMÜN MÜ ? OTONOMİ Mİ?
2012 de arap baharinin Ortadoğu da dengeleri bozmaya başladığı yıldır. Batı ve Nato nun müdahalesi ile sadece Libya ve Suriye'de demokrasiyi yok etmek için çıkan içsavaşin anatomisi Rojava da bitiyor. Lenin in dediği gibi ikili iktidar herzaman kısa ömürlü olur.2000 yilinda piyasadaki İmparatorluk kitaplarında Hardt ve Negri ulus devletlerin artık emperyalizm bağlaminda çelişkisi yoktur düşüncesini kürt hareketi ve Rojova özelinde değerlendirebilirsiniz. Suphi Nejat Ağirnasli Yoldaş Komünist örgüt makalesinden " Anti-otoriter düşünce ve yaklaşım bugün bağlamsizlik ile maluldur . Bu yüzden otonomizm ve anarşizm birer tepki olarak okunmalidir. Anti otoriterliğin otorite/iktidar kavramı, bağlamsiz ve herşey den önce gelişigüzel olarak kullanılır. ISID ve TC karşısında YPG ve YPJ nin BAAS ın Rus ve ABD güçleri ile olan siyasetine karşi alternatif örgütler kurarak demokratik modernite esasına bağlanmasi küçük burjuva bir tutumdur. Rojava özelinde komünist özne SDG dir. Demokratik modernite esasına bağlı olarak kürt hareketi devrimci strateji reddedilmesidir. Otonomizm e göre tarihin dönüm noktasına ulaştigimizi sınıfların Milletler ile halklarla birlikte tarihin öznesi proletarya REDDEDİLİR . Ukkth bu seferde Rojava da revizyonizme dönüştü. Demokratik ulus bir momentum olarak bir berufung değildir. Konfedaralist yapı abes ile iştigaldir. Stalinist partilerde demokratik merkeziyetçilik olmali Atütcülük değil. Kuzey Suriye de idealizme saplanan kürt hareketi yeniden Lenin i okumalidir.
Yorumlar
Yorum Gönder